Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Bir rüzgar esintisi geldi ve Curdken'in şapkasını uçurdu.
- A puff of wind came and blew Curdken's hat far away.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
- Sami had to act to save his life.
Onun yüzsüzce meydan okuma hareketi neredeyse hayatına mal oluyordu.
- His brazen act of defiance almost cost him his life.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
- He saved the boy at the risk of his own life.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
- We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
- This is the American way of life.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.
Bu puf böreği Filipinler'de popülerdir.
- This puff pastry is popular in the Philippines.
We ran for the better part of a mile without hearing anything more from the direction of the harbor, and then I reduced the speed to a walk, for the exercise was telling on us who had been cooped up for so long in the confined interior of the U-33. Puffing and panting, we plodded on until within about a mile of the harbor we came upon a sight that brought us all up standing.
He was the eighteenth century king of spin, or, in the language of the day, the prince of puff.
cream puff.
Did you ever in your puff see such a perfect perisher?.