O ailesinin geçimini sağlamaktadır.
- He provides for his family.
Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
- I am able to provide food and clothes for my family.
Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
- He works day and night to provide for his family.
Bu olumlu fırsattan yararlandım.
- I availed myself of this favorable opportunity.
Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
- You had better avail yourself of this opportunity.
Tekrar denedim ama boşuna.
- I tried again, but to no avail.
O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.
- He attempted to climb the fence to no avail.
... the fun but the psychological thing is I think they provide us with huge ...
... provide us with a plan to make sure that children are going to ...