to protect; to keep; to maintain the condition of

listen to the pronunciation of to protect; to keep; to maintain the condition of
Englisch - Türkisch

Definition von to protect; to keep; to maintain the condition of im Englisch Türkisch wörterbuch

preserve
muhafaza etmek
preserve
{f} korumak

Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan gurubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır. - All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.

Tuz yiyeceği çürümekten korumak için yardımcı olur. - Salt helps to preserve food from decay.

preserve
{f} sürdürmek
preserve
{f} reçelini yapmak
preserve
{f} saklamak
preserve
{f} koru

Yağmur ormanları korunmalı. - Rainforests should be preserved.

Onlar binayı korudular. - They have preserved the building.

preserve
devam ettirmek
preserve
reçel
preserve
koru(mak)
preserve
{f} konservesini yapmak
preserve
bölge/reçel/koruyucu
preserve
(fiil) korumak, muhafaza etmek, konserve yapmak
preserve
bozulmasını
preserve
(isim) reçel, konserve
preserve
şekerleme
preserve
av hayvanları için ayrılmış koru
Englisch - Englisch
preserve

Orbiting Earth in the spaceship, I saw how beautiful our planet is. People, let us preserve and increase this beauty, not destroy it - Yuri Gagarin (the first man in space).

to protect; to keep; to maintain the condition of
Favoriten