Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to protect Mary.
Ordu sınırı korumak için kuzeydedir.
- The army is in the north to protect the border.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- They know the importance of protecting the earth.
Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
- Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçinmektedirler.
- The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month.
Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu.
- Tom applied for refugee status.
O hiç sığınacak yer bulamadı.
- He couldn't find any refuge.
... The role of government is to promote and protect the principles of those documents. First, ...
... So this is here to protect you, right? ...