to produce, as a cause or agent; to cause to be

listen to the pronunciation of to produce, as a cause or agent; to cause to be
Englisch - Türkisch

Definition von to produce, as a cause or agent; to cause to be im Englisch Türkisch wörterbuch

effect
etki

Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü. - His speech was an effective apology for the Government's policies.

Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun? - Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?

effect
tesirsiz
effect
(Ticaret) poliçe çıkarmak
effect
sonuç

Sadece neden ve sonuçtur. - It's simply cause and effect.

Çabalar sonuç getirmedi. - The efforts brought about no effect.

effect
başarmak
effect
{i} uygulama

Antiseptiklerin etkin uygulaması hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli bir konudur. - The effective application of antiseptics is an important matter in the prevention of hospital infections.

effect
gerçekten

O gerçekten etkiliydi. - That was really effective.

effect
{i} izlenim
effect
{i} verim
effect
{f} gerçekleştirmek
effect
{i} gerçeklik
effect
{i} reaksiyon
effect
(fiil) gerçekleştirmek, meydana getirmek, etkisi olmak, sonuca vardırmak, ulaşmak, etki etmek
effect
{f} ulaşmak
effect
tatbik mevkii
effect
cause and effect sebep ve sonuç
effect
işlem
effect
for effect gösteriş için
effect
{i} yürürlük

Vize yasağı yürürlükte olduğu sürece Boston'a gidemem. - I cannot travel to Boston as long as the visa ban is in effect.

Yasa hâlâ yürürlüktedir. - The law is still in effect.

Englisch - Englisch
effect
to produce, as a cause or agent; to cause to be
Favoriten