O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
Tom geride hiç şahit bırakmadı.
- Tom left no witnesses behind.
Esperantistlerin ve Yehova Şahitlerinin yaklaşımları arasındaki herhangi bir farklılık görmüyorum.
- I don't see any differences between the approaches of Esperantists and of Jehovah's Witnesses.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.
Instead, Niebuhr's God was the God witnessed to in the Hebrew Scriptures and the New Testament, the Bible of the Christian world.