to precede; to act as a forerunner or herald

listen to the pronunciation of to precede; to act as a forerunner or herald
Englisch - Türkisch

Definition von to precede; to act as a forerunner or herald im Englisch Türkisch wörterbuch

usher
öncü olmak
usher
{f} yerini göstermek: The waiter ushered them to their
usher
{f} yer göstermek
usher
{i} (kilisede/tiyatroda) yer gösteren kimse
usher
yol göstermek
usher
(Turizm) yer görevlisi
usher
açmak
usher
teşrifatçı

Tom'un ilk işi sinemada bir teşrifatçıydı. - Tom's first job was as an usher at movie theater.

Bu beyefendiyi koltuğuna götürmek için bir teşrifatçı bulabilip bulamayacağına bak. - See if you can find an usher to take this gentleman to his seat.

usher
(in/out ile) eşlik etmek
usher
içeri getirmek
usher
{f} içeri getir
usher
{f} getirmek
usher
mübaşir
usher
{i} yer gösterici
usher
{i} kapıcı
usher
{f} in içeri getirmek
usher
yerini gostermek
usher
kilise veya tiyatroda yer gösteren kimse
Englisch - Englisch
usher

Thus the Harvard poets and wits ushered The New England Courant out of existence.

to precede; to act as a forerunner or herald
Favoriten