Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.
- I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.
Büyük şehirlerde hava kirlidir.
- The air is polluted in the big cities.
Yaşadığım yerdeki kirliliğin daha az olmasını çok isterdim.
- I would very much like the place where I live to be less polluted.
Şehir arabalar tarafından üretilen siyah dumanla kirletilmiş.
- The city is contaminated with that black smoke produced by engines with wheels.
Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
- It seems that the origin of the mutations is in the consumption of contaminated water.
Petrol sızıntısı körfezi kirletti.
- The oil spill polluted the bay.
Kanalizasyon çoğunlukla okyanusu kirletir.
- Sewage often pollutes the ocean.
The factory polluted the river when it cleaned its tanks.
The lights from the stadium polluted the night sky, and we couldn't see the stars.