to place an object in tension, to pull or place strain on

listen to the pronunciation of to place an object in tension, to pull or place strain on
Englisch - Türkisch

Definition von to place an object in tension, to pull or place strain on im Englisch Türkisch wörterbuch

tension
{i} gerilim

Gerilimi hissedebiliyor musun? - Can you feel the tension?

Irkçı gerilimler yüksek kaldı. - Racial tensions remained high.

tension
(Mühendislik) gerginlik

Tom, John ve Mary arasında bir gerginlik hissetti. - Tom sensed a tension between John and Mary.

İkimiz arasında büyüyen bir gerginlik hissettim. - I felt the tension grow between us.

tension
(Tıp) Gergenlik, damarlar içinde dolaşan kanın duvara yaptığı baskı, tansiyon
tension
tevettür
tension
(ip/tel/vb.) gerginlik derecesi
tension
stres
tension
voltaj
tension
asabiyet
tension
(İnşaat) gerilim, tansiyon
tension
{i} germe
tension
germe veya gerilme kuvveti
tension
{i} gerilme
tension
zihin yorgunluğu
tension
elektromotor kuvvet
tension
(Mukavele) gerilim, çekme
tension
{i} heyecan
Englisch - Englisch
tension
to place an object in tension, to pull or place strain on
Favoriten