to pierce, bore, penetrate, tingle, sun

listen to the pronunciation of to pierce, bore, penetrate, tingle, sun
Englisch - Türkisch

Definition von to pierce, bore, penetrate, tingle, sun im Englisch Türkisch wörterbuch

thrill
heyecan

O, yeni işinde heyecanlanıyor. - He's thrilled with his new job.

Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı. - My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.

thrill
{f} heyecanlanmak
thrill
{i} büyük heyecan

Onlar onu sadece onun büyük heyecanı için yapıyor. - They do it just for the thrill of it.

thrill
{f} etkilemek
thrill
çok heyecanlandırmak
thrill
büyük heyecan duymak
thrill
(Tıp) trombositopeni
thrill
heyecan verici şey
thrill
korku

Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum. - I don't like rural horror thrillers.

Onun hikayesi beni korkudan titretti. - His story thrilled me with horror.

thrill
{f} heyecanlan

O, yeni işinde heyecanlanıyor. - He's thrilled with his new job.

Tom heyecanlanmış görünmüyor. - Tom doesn't look thrilled.

thrill
heyecanlandırmak
thrill
{f} titremek
thrill
{i} titreme
Englisch - Englisch
{v} thrill
to pierce, bore, penetrate, tingle, sun
Favoriten