O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.
- The second the mailman comes, he rushes out to pick up his mail.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Onlardan birini seçmek zorundayım.
- I have to pick one of them.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Tom birkaç elma toplamak için merdivene çıktı.
- Tom went up the ladder to pick some apples.
Bence Tom'u seçmelisin.
- I think you should pick Tom.
Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.
- They let me pick a present.
O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.
- The second the mailman comes, he rushes out to pick up his mail.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
I need to choose a costume for Purim.
- I need to pick out a Purim costume.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... And I want you to pick a one word mantra. ...
... Yeah, people voted 400,000 times to pick the ...