O, ayakkabılarını giymek için eğildi.
- He stooped to put on his shoes.
Tom çoraplarını giymek için yatağına oturdu.
- Tom sat down on his bed to put on his socks.
Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
Tom elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Tom took off his clothes and put on his pajamas.
He's just putting on an act of innocence: he knows he's guilty.