Yerel yönetim alkollü içkilerin üretimini yasakladı.
- The local government outlawed the production of alcoholic beverages.
Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı yandaşları bunu hala uyguluyorlar.
- The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
Şu adam bir kanun kaçağı.
- That guy is an outlaw.
Bu adam bir kanun kaçağı.
- This guy is an outlaw.
The main character of the play was a bit of an outlaw who refused to shake hands or say thank you.