Kamuoyu değişmeye başladı.
- Public opinion began to change.
Kamu oyu dengesi kendi lehine kalır.
- The balance of public opinion remains in his favor.
İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
- There was a violent clash of opinions between the two leaders.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.
- I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.
Üstelik, Kartaca'nın öldürülmesi kanısındayım.
- Moreover, I am of the opinion that Carthage must be destroyed.
Onun düşüncesi genellikle doğrudur.
- His opinion is generally correct.
Düşüncelerle gerçekleri karıştırmayın.
- Don't confuse opinions with facts.
Bir erkeği düşmanlarının düşünceleriyle yargılama.
- Don't judge a man by the opinions of his enemies.
O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
- He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Onun görüşü önyargısızdır.
- His opinion is free from prejudice.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Herkesin kendi kanaatleri olabilir, ama kendi gerçekleri değil.
- Everyone is entitled to his own opinions, but not his own facts.
Onun haklı olduğu kanaatindeyim.
- I am of the opinion that she is right.
Fikri farklı olan biriyle evlendiğin için inançlarından vazgeçmemelisin.
- You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different.
I had to opine on the situation because I thought a different perspective was in order.
Your decisions, she opined, have been unfailingly disastrous for this company..