Onu elde etmek kolaydı.
- It was easy to obtain.
Bu fiyata almak için elimden gelen her şeyi yaptım.
- I did everything I could to obtain this price.
Avustralya'da ocak ayında esnaf hizmetini almak mümkün değildir. Onların hepsi tatildedirler.
- It is impossible to obtain the services of a tradesman in January in Australia. They are all on holiday.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
- I hope it works out for you, Tom.
Onun nezaketinin karşılığında ona bir hediye verdim.
- I gave her a present in return for her kindness.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Bir haftadır grip yüzünden yataktayım.
- I've been laid up with flu for the last week.
Onu, hataları yüzünden daha az sevmiyorum.
- I do not love him the less for his faults.
Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
- I was late for the meeting because of a traffic jam.
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
- Between ourselves, he was dismissed for bribery.
Bu parçaları elde etmesi oldukça zordur.
- These items are rather hard to obtain.
Bu eski posta pullarını nasıl elde ettiniz?
- How did you obtain these old postage stamps?
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
- When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
Bu oda uyumak için uygun değil.
- This room is not suitable for sleeping.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
O, iş için doğru kişidir.
- He is the proper person for the job.
Gemi kıyıya doğru gitti.
- The ship made for the shore.
O, onun adına konuştu.
- She spoke up for him.
Babasının adına toplantıya katıldı.
- He attended the meeting for his father.
What did he ask you for?.
But the hostage situation no longer obtains, and so Uncle Enzo feels it important to stop Rife now,.
This, though it failed at present, yet afterward obtained, and was a mighty step to the ruin of the commonwealth.
he was condemned to die for the felony, and being so well known for an old offender, had certainly died, but the merchant, upon his earnest application, had obtained that he should be transported, on condition that he restored all the rest of his bills, which he had done accordingly.
Julia was quite as eager for novelty and pleasure as Maria, though she might not have struggled through so much to obtain them, and could better bear a subordinate situation.
His mother then is mortal, but his Sire / He who obtains the monarchy of Heav'n, / And what will he not do to advance his Son?.