to move in a manner likened to walking

listen to the pronunciation of to move in a manner likened to walking
Englisch - Türkisch

Definition von to move in a manner likened to walking im Englisch Türkisch wörterbuch

walk
{f} yürüyerek gitmek

Bu sıcakta işe yürüyerek gitmek kötü bir fikir. - Walking to work in this heat is a bad idea.

Son otobüsü kaçırdım ve eve yağmur altında yürüyerek gitmek zorunda kaldım. - I missed the last bus and had to walk home in the rain.

walk
otlak
walk
yürüyüşe çıkarmak
walk
gezinti

Sahilde gezinti yaptık. - We went for a walk on the beach.

walk
hareket etmek
walk
(fiil) yürümek, yürüyerek gitmek, dolaşmak, gezdirmek, gezmek, adımlamak, adımla ölçmek, yürütmek, dolaştırmak, yürüyüşe çıkarmak, yürüterek yormak, eşlik etmek, taşımak (iterek)
walk
{f} gezmek
walk
{f} dolaştırmak
walk
{i} devriye gezme
walk
{i} yürünecek mesafe
walk
{f} yürütmek
walk
{i} yürüyüş yolu

Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor. - Tom is coming up the front walk.

walk
{i} koyun çiftliği
walk
{f} adımla ölçmek
walk
{f} taşımak (iterek)
walk
yürümek, yürüyerek gitmek: We walked all the way from Üsküdar to Kadıköy. Üsküdar'dan ta Kadıköy'e kadar yürüdük. I didn't come by car
walk
{i} yürünecek yer
walk
beraberinde yürüyüşe çıkmak
walk
{i} yol

Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık. - As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü. - They walked along the road three abreast.

Englisch - Englisch
walk
to move in a manner likened to walking

    Silbentrennung

    to move in a man·ner likened to walk·ing

    Türkische aussprache

    tı muv în ı mänır laykınd tı wôkîng

    Aussprache

    /tə ˈmo͞ov ən ə ˈmanər ˈlīkənd tə ˈwôkəɴɢ/ /tə ˈmuːv ɪn ə ˈmænɜr ˈlaɪkənd tə ˈwɔːkɪŋ/
Favoriten