İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
- He is in charge of entertaining the foreign guests.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Şimdi sizi müzikle eğlendireyim.
- Now let me entertain you with music.