to make pretty; to beautify

listen to the pronunciation of to make pretty; to beautify
Englisch - Türkisch

Definition von to make pretty; to beautify im Englisch Türkisch wörterbuch

pretty
şirin

Beşikteki bebek çok şirindir. - The baby in the cradle is very pretty.

Mary bugün çok şirin görünüyor. - Mary looks pretty today.

pretty
{s} sevimli

Onun çok sevimli olan bir kızı var. - He has a daughter who is very pretty.

Şüphesiz sevimli, ama güzel değil. - She is no doubt pretty, but she isn't beautiful.

pretty
oldukça

O oldukça güzel söyledi. - She sang pretty well.

O araba satıcısı oldukça acayip bir adam. - That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.

pretty
{s} cici
pretty
cost a pretty penny ç
pretty
akça pakça
pretty
şeker
pretty
yakşı
pretty
bir hayli
pretty
iyi

Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir. - Tom is pretty good at playing piano by ear.

Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin. - Tom is pretty sure everything will go well.

pretty
epeyce

Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim. - I bet Dave paid a pretty penny for his new car.

Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim. - I'm pretty sure Tom doesn't believe us.

pretty
(sıfat) güzel, hoş, cici, hayli, sevimli, zarif
pretty
{s} zarif
pretty
a pretty mess berbat iş
pretty
(zarf) epeyce, bayağı, çok, oldukça
pretty
dili epey büyük
pretty
{s} hayli
pretty
çok

Tom oldukça çok şey yiyebilir. - Tom can eat pretty much anything.

Beşikteki bebek çok şirindir. - The baby in the cradle is very pretty.

pretty
pretty difficult hayli güç
Englisch - Englisch
pretty
to make pretty; to beautify
Favoriten