Kadınlara yardımcı olmayı sürdürmek istiyorum.
- I want to continue to help women.
Gezisine gizlice devam etmek zorunda kaldı.
- He had to continue his trip in secret.
Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
- We have no options but to continue.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- None of the computers can continue to run with a burnt card.
Tom o kabul ettiği sürece desteğini sürdürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to continue his support for as long as it took.
Yüksek lisans okulunda çalışmalarını sürdürdü.
- He continued his studies at graduate school.
Can you account him wise or discreet that would willingly have his health, and yet will do nothing that should procure or continue it?.