Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Henderson impressed in his first game as captain.