Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.
- Tom has been trying hard to impress his father.
Herkesi etkilemek istiyorum.
- I want to impress everyone.
Sergi çok etkileyiciydi.
- The exhibition was very impressive.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Henderson impressed in his first game as captain.