to make a difference; to signify; to matter; used impersonally

listen to the pronunciation of to make a difference; to signify; to matter; used impersonally
Englisch - Türkisch

Definition von to make a difference; to signify; to matter; used impersonally im Englisch Türkisch wörterbuch

skill
{i} beceriklilik
skill
(Askeri) YETENEK, BECERİ, MELEKE, USTALIK
skill
vasıf
skill
el alışkanlığı
skill
hüner
skill
marifet
skill
beceri

Tom insani becerilerini geliştirmeli. - Tom needs to improve his people skills.

Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi. - Tom wanted to hone his skills as a photographer.

skill
kesp
skill
ustalık

Aleti ustalıkla idare etti. - He handled the tool skillfully.

skill
{i} kabiliyet
skill
{i} maharet

Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı. - A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.

skill
{i} yetenek

Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir. - Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.

İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli. - To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.

Englisch - Englisch
skill
to make a difference; to signify; to matter; used impersonally
Favoriten