Bizim öğretim yöntemlerini güncelleştirmek zorundayız.
- We have to update our teaching methods.
Onların sistemlerini güncellemelerine acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for them to update their system.
Bu konuda herhangi bir güncelleme var mı?
- Are there any updates on this issue?
Tom Websitesini güncellemelidir.
- Tom needs to update his website.
Tom uzun bir süre bilgisayarındaki antivirüs yazılımını güncellemedi.
- Tom hasn't updated the antivirus software on his computer in a long time.
Bu güncelleştirme bu sabah saat 10'da yayınlanacak.
- This update will be released at 10 o'clock this morning.
Onun yemek kitabının güncelleştirilmiş sürümünü tercih ederim.
- I prefer the updated version of his cookbook.
Sen bile aygıt yazılımını güncelleştirmedin.
- You haven't even updated the firmware?
O bir yazılım güncelleştirmesi indirdi.
- He downloaded a software update.