Tom Mary'ye yalan söylemeyi sürdüremedi.O sadece ona gerçeği söylemek zorunda olduğunu hissetti.
- Tom couldn't keep lying to Mary. He felt he just had to tell her the truth.
Jack asla yalan söylemediğini söyledi fakat yalan söylüyordu.
- Jack said he had never told a lie, but he was lying.
Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.
- Tom is lying on the sofa watching TV.
Tom elma ağacının altında çimin üzerinde uzanıyor.
- Tom is lying on the grass under an apple tree.
Bütün gün yatakta yatmaktan usandım.
- I got tired of lying in bed all day.
Çimde yatan vahşi hayvanları görebiliriz.
- We can see wild animals lying in the grass.
Otun üstünde yatan köpek benimdir.
- The dog lying on the grass is mine.
Kyoko, çimde uzanmaktadır.
- Kyoko is lying on the grass.
Uzanmadığını biliyorum.
- I know you're not lying.
... through my keyboard using a software keylogger, I need to know that the OS isn't lying when ...
... always -- like, just the other night, last night, I was lying ...