Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Onun çalışma odası parka bakıyor.
- His study faces the park.
Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.
- The author killed himself in his study.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
- Tom has lost interest in studying French.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
- Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
He studied the map in preparation for the hike.
Try to look at it from Tom's point of view.
- Try to look at it from Tom's point of view.