Tom'u izlemek zorunda değiliz.
- We don't have to follow Tom.
Onları izlemek zorunda değilim
- I don't have to follow them.
Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to follow Mary.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
- It's important to follow a strict diet.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
- His dog follows him wherever he goes.
Nereye giderseniz gidin, sizi takip edeceğim.
- No matter where you go, I'll follow you.
Bütün üyeler bu kurallara uymak zorundadırlar.
- All members must follow these rules.
Onların talimatlarına uymak zorundayız.
- We have to follow their instructions.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.