O, onu duymaktan mutlu olurdu.
- He would be glad to hear that.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Teorilerinden bir tane daha işitmekle ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in hearing any more of your theories.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Onu dinlemekten bıktım.
- I'm sick of hearing it.
Haberi dinlemek için güçlükle bekleyebildim.
- I could hardly wait to hear the news.
Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum.
- I've heard French is a difficult language to learn.
Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda.
- Everyone in the class has to learn the poem by heart.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
- I've been looking forward to hearing from you for weeks.
Eventually the king chose to hear her entreaties.