to leave one's abode to go to public places

listen to the pronunciation of to leave one's abode to go to public places
Englisch - Türkisch

Definition von to leave one's abode to go to public places im Englisch Türkisch wörterbuch

go out
çıkmak

Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz? - Would you like to go out to have a drink somewhere?

Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım. - I was obliged to go out yesterday.

go out
flört etmek

Benimle flört etmek ister misin? - Would you like to go out with me?

go out
kesilmek
go out
(ışık) sönmek
go out
demode olmak
go out
sokağa çıkmak
go out
kalkmak
go out
gönderilmek
go out
dışarı gitmek

Köpek dışarı gitmek istiyor. - The dog wants to go outside.

Şu anda dışarı gitmek tehlikeli. - It's dangerous to go outside right now.

go out
modası geçmek
go out
sönmek
go out
çık

Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim? - Daddy, may I go out and play?

Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan. - I wish you would shut the door when you go out.

go out
evden ayrılmak
go out
(with) ile flört etmek, ile gezmek, ile çıkmak: Tarık's started to go out with
go out
dışarıya çıkmak

İşten sonra bir içki için dışarıya çıkmak ister misin? - Would you like to go out for a drink after work?

Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli. - It's fun to go out with her.

go out
çekilmek
go out
(Fiili Deyim ) 1- dışarı çıkmak 2- sönmek
go out
(deyim) gondermek,dagitmak,ilan etmek. 3.goc etmek
go out
(deyim) modasi gecmek
Englisch - Englisch
go out

After going to Joan's for dinner, they went out.

to leave one's abode to go to public places

    Silbentrennung

    to leave one's a·bode to go to pub·lic places

    Türkische aussprache

    tı liv wʌnz ıbōd tı gō tı pʌblîk pleysız

    Aussprache

    /tə ˈlēv ˈwənz əˈbōd tə ˈgō tə ˈpəblək ˈplāsəz/ /tə ˈliːv ˈwʌnz əˈboʊd tə ˈɡoʊ tə ˈpʌblɪk ˈpleɪsəz/
Favoriten