Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay at home than go out.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Benimle flört etmek ister misin?
- Would you like to go out with me?
Tom muhtemelen dışarı gitmek ve oynamak istedi.
- Tom probably wanted to go out and play.
Şu anda dışarı gitmek tehlikeli.
- It's dangerous to go outside right now.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- Daddy, may I go out and play?
Hava karardıktan sonra tek başına dışarıya çıkmak iyi bir fikir değil.
- It's not a good idea to go out after dark by yourself.
İşten sonra bir içki için dışarıya çıkmak ister misin?
- Would you like to go out for a drink after work?