to leap, bound, pass

listen to the pronunciation of to leap, bound, pass
Englisch - Türkisch

Definition von to leap, bound, pass im Englisch Türkisch wörterbuch

skip
atlamak

Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez. - It won't hurt you to skip one meal.

Öğün atlamak sağlıklı değildir. - It's not healthy to skip meals.

skip
atlama

Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez. - It won't hurt you to skip one meal.

Dersleri atlamayı bırakmak zorunda kalacaksın. - You're going to have to quit skipping classes.

skip
(Çevre) büyük atık haznesi
skip
{f} atla

Tom genellikle öğün atlar. - Tom often skips meals.

Çocuk, çitin üzerinden atladı. - The boy skipped over the fence.

skip
ip atlamak
skip
"over" ile atlamak
skip
suyun yüzünde sekmek
skip
atlayıp sıçrama
skip
{f} hoplaya zıplaya yürümek
skip
{i} zıplama

Bütün çocuklar koşmayı ve zıplamayı seviyorlar. - All children love to run and skip.

skip
{i} kaptan [spor.]
skip
{i} kova (büyük)
skip
{i} antrenör
skip
(isim) atlama, zıplama, sıçrama, kaptan [spor.], antrenör, menajer, hademe, kova (büyük), bidon, taşıma kafesi, balık sandığı
skip
{f} kırmak (okul)
skip
atlamak, başkasına geçmek
skip
{f} bir şeyleri atlayarak (başka bir konuya) geçmek; (bir konudan) (başka bir konuya) atlayarak
skip
{f} teklemek
skip
sıçrayarak
skip
{f} atlatmak
Englisch - Englisch
{v} skip