to lade; to dip and throw; usually with out; as, to bail water out of a boat

Englisch - Türkisch

Definition von to lade; to dip and throw; usually with out; as, to bail water out of a boat im Englisch Türkisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

bail

{i} kefalet

Tom kefalet düzenliyor. - Tom is arranging bail.

Tom Mary'yi kefaletle hapishaneden çıkardı. - Tom bailed Mary out of jail.

bail

kefalet,v.kefaletini öde: n.kefalet

bail

(Kanun) kefaletini ödemek

bail

kepçe

bail

kefalet vergini

bail

bir kimseye kefalet ederek tahliyesini temin etmek

bail

{f} kurtarmak

bail

{i} kulp

bail

{i} çember

bail

mevkufu kefile teslim etmek

bail

{i} (tekneye giren suyu boşaltmak için kullanılan) kova, maşrapa v.b

bail

tevdi etmek

bail

(fiil) kefaletle serbest bırakmak, kurtarmak; emanet etmek, suyunu boşaltmak (kayık)

bail

{i} kefil

Bana kefil oluyor musun? - Are you bailing on me?

bail

{f} suyunu boşaltmak (kayık)

bail

{f} emanet etmek

bail

kefaletle tahliye edilme. f

bail

(sanığın tahliye edilmesi için verilmesi gereken) teminat akçesi, kefalet

bail

{i} teminât

bail

kefalet ücreti

Englisch - Englisch

Definition von to lade; to dip and throw; usually with out; as, to bail water out of a boat im Englisch Englisch wörterbuch

bail

Silbentrennung

to lade; to Dip and throw; u·su·al·ly with out; as, to bail wa·ter out of a boat