Her şeyden önce dairelerde bir eksiklik var.
- Above all, there's a lack of flats.
Hazırlık eksikliğinden sınavda başarısız oldu.
- He failed in the examination for lack of preparation.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
- The explorers began to suffer from a severe lack of food.
Teknik bilgisinin olmayışı terfi etmesine engel oldu.
- His lack of technical knowledge precluded him from promotion.
My life lacks excitement.
He'll never lack for company while he's got all that money.
... it's not for lack of trying and we're going to get it done in a second term. But, ...
... lack of information. ...