Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.
- It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family.
Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
- He made a speech in support of the plan.
Tom Mary gibi bir kadını geçindirmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't earn enough money to support a woman like Mary.
O, büyük bir aileyi geçindirmek için çok çalıştı.
- He worked hard to support a large family.
Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- This data supports the hypothesis.
Onun bizi desteklemesini bekledik.
- We expected him to support us.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.