Seçeneklerimi tartmak zorundayım.
- I have to weigh my options.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Avantajları ve dezavantajları düşünüp taşınmak zorundayız.
- We have to weigh the pros and cons.
O, 80 kilodan daha fazla gelmektedir.
- She weighs more than 80 kg.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Seçeneklerimi tartmak zorundayım.
- I have to weigh my options.
Lütfen bunu tartar mısınız?
- Can you weigh this, please?
Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı.
- Canadian officials weighed the supplies of each man.
Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- He hurt his arm lifting so much weight.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
- A pound is a unit of weight.