Gerçekten tatmin edici bir çözüm bulmak imkansızdı.
- It was impossible to come up with a really satisfactory solution.
Bütün fikirleri bulmak zorunda olan kişi neden benim?
- Why am I the one who has to come up with all the ideas?
Boş zamanımda daha fazla boş zaman yaratma planları üretiyorum.
- In my free time, I come up with plans to create more free time.
Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Shelly stalled while she tried to come up with a good response.