Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
- Falling interest rates have stimulated the automobile market.
Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
O bana ilginç görünüyor.
- It seems interesting to me.
Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
- I had an interesting conversation with my neighbor.
İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.
- You should work in the interests of humanity.
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.
- Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
- My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
Bu ilginç ama önemli değil.
- That's interesting, but not important.
Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
- Tom brought up an interesting point during the meeting.
Üreme benim ilgimi çekmiyor.
- Procreation does not interest me.
O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
- He's interested in many things.
Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.
- He is very much interested in Japanese history.
Bunun Tom'un yararına olduğuna emin misin?
- Are you sure this is in Tom's best interest?
Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.
- This book isn't just interesting, but also useful.
Onun nerede yaşadığı bizi ilgilendirmiyor.
- Where he will live doesn't interest us.
Sizi ilgilendiren herhangi bir kitap okuyabilirsiniz.
- You can read any book that interests you.
Biz şirkette çoğunluk hissesine sahibiz.
- We have a majority interest in the company.
Hissede büyük kârlar var.
- There are huge interests at stake.
Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
- Tom has a wide range of interests.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
İlginiz için teşekkür ederim.
- Thank you for your interest.
Sadece senin dar görüşlü fikirlerin ilginç.
- Only your narrow-minded ideas are interesting.
Onun görüşlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.
- I find her opinions odd but interesting.
Ortak çıkarları paylaşıyor musunuz?
- Do you share common interests?
Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
- Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Our bank offers borrowers an annual interest of 5%.
I have business interests in South Africa.
He has a lot of interest in vintage cars.
... There's been a lot of interest from the developer community ...
... banks was paid back, every single dime, with interest. ...