O, çocuklarını eğitmek için saçını süpürge etti.
- She took pains to educate her children.
Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
- My very educated mother just showed us nine planets.
Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
- In the last analysis, methods don't educate children; people do.
Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom was highly educated and spoke several languages fluently.