Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please obey the school rules.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Tom hukuk fakültesine gidiyor.
- Tom is going to law school.
Hukuk fakültesine gideceğim.
- I'm going to go to law school.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
- My father teaches English at a high school.
Nisanda bir sürü okul etkinliklerimiz var.
- In April we have a lot of school events.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
- She is studying fine art at school.
Okulun en güzel kızlarından biri olmasına rağmen Mary'nin hiç oğlan arkadaşı yoktu.
- Mary is one of the prettiest girls in the whole school. Despite that, she's never had a boyfriend.
Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın?
- What kind of music did you like when you were in high school?
O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
- She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.