Bu film çocuklar için korkutucu.
- This movie is frightening to the children.
Bu korkutucu bir düşünce.
- That's a frightening thought.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
Büyük köpek onları korkutuyor.
- The big dog is frightening them.
Aşk tanıdığın biri için ürkütücü mü?
- Is love frightening to anyone you know?
İman olmayan bir kişi ürkütücüdür.
- A person without faith is frightening.
İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.
- The rebellion in England is frightening.