Kimono giymek bir Japon için bile çok zordur.
- It's very difficult even for a Japanese to put on a kimono.
O, ayakkabılarını giymek için eğildi.
- He stooped to put on his shoes.
Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
Tom ayakkabılarını giydi.
- Tom put on his shoes.
I'll put on some coffee for everybody.