Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that one is better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.
- If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee better than tea.
İngilizceyi daha çok severim.
- I like English better.
Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.
- Tom is going to have to do better than that.
Daha iyi yapmak zorundayız.
- We've got to do better.
Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
- No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
- Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.
Nereye gidersen git evinden daha güzel bir yer bulamazsın.
- Wherever you may go, you will not find a better place than your home.
... tedious rational battle to improve the efficiency everything I'll sing it dried ...
... What can we, as society, do to improve the chances of that? ...