İtfaiye, alevleri kontrol altına getirmek için çalışıyor.
- The firefighters are trying to bring the flames under control.
Kümes alev aldı ama tavuklar kaçtı.
- The henhouse caught fire, but the chickens escaped.
Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.
- Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire.
Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
- Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
Islak odun iyi yanmaz.
- Wet firewood doesn't burn well.
Biz ateşin yanmasını sürdürdük.
- We kept the fire burning.
Biz düşmana silahları ateşledik.
- We fired guns at the enemy.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Ateşin parıltısını millerce görebildiniz.
- You could see the glow of the fire for miles.
They fire the wood to make it easier to put a point on the end.