Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What's the purpose of your visit?
Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.
- Susan broke the dish on purpose to show her anger.
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Tom kasten camı kırdı.
- Tom broke the window on purpose.
Bunu kasten yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!