to have a particular direction; to run; to stretch; to tend

listen to the pronunciation of to have a particular direction; to run; to stretch; to tend
Englisch - Türkisch

Definition von to have a particular direction; to run; to stretch; to tend im Englisch Türkisch wörterbuch

trend
{i} eğilim

Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir. - The trend is always to produce more products using fewer employees.

O eğilimler devam edecek mi? - Will those trends continue?

trend
{i} meyil
trend
{i} eğilim; akım: an upward trend in sales satışlarda artış eğilimi
trend
{f} yönelmek
trend
{i} yön

Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var. - There's a trend these days towards small families.

trend
{f} eğimli olmak
trend
{f} eğilim göster

Bu konu Twitter'da eğilim gösteriyor. - This topic is trending on Twitter.

trend
cereyan
trend
(Ticaret) eğilim yüzdesi
trend
yönseme
trend
(Bilgisayar) yönelim

Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var. - There's a trend these days towards small families.

trend
akım
trend
moda

Bıyıklar birden moda oldu mu? - Have moustaches suddenly become trendy?

Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler. - The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens.

trend
temayül etmek
trend
(Askeri) YANLIŞ MEYİL: Ateş destek gemisinin yanlış hız belirtmesinin neden olabileceği şekilde top mermisinin yanlış meyille düşmesi
trend
(Tıp) Temayül, eğilim
trend
trendyen son modayı izleyen
trend
{f} yönelmek, eğilim göstermek
trend
(isim) akım, yön, eğilim, meyil, gidişat
Englisch - Englisch
trend
to have a particular direction; to run; to stretch; to tend
Favoriten