Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu.
- Sami's vision was severely impaired.
Onun biraz bilişsel bozukluğu var.
- He has some cognitive impairment.
En kötüsü için hazırlanmalısın.
- You should prepare for the worst.
Geçen yaz oldukça soğuktu, ve pirinç ekini on yıl içinde en kötüydü.
- It was exceptionally cold last summer, and the rice crop was the worst in 10 years.
Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
- Heavy smoking impaired his health.