Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
- It can harm your eyes to read in the sun's light.
O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Tom'un sevdiği yemeklerden biri domates çorbası ile ızgarada pişirilmiş peynirli sandviç.
- One of Tom's favorite meals is a grilled cheese sandwich with tomato soup.
Tom eti ızgara yapıyor.
- Tom is grilling meat.
Size zarar vermek istemiyoruz.
- We don't mean you any harm.
Sana zarar vermek için bir şey yapmayacağıma sana söz veriyorum.
- I promise you I won't do anything to harm you.
Seni asla incitmek istemedim.
- I never wanted to harm you.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
- Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
Hiç balık ızgara yaptın mı?
- Have you ever grilled fish?
Kimse sana kötülük etmeyecek.
- No one's going to harm you.
O iyilikten çok kötülük yapar.
- It does more harm than good.
Bu ızgara et için bir daldırma sos var mı?
- Is there any dipping sauce for this grilled meat?
I put some peppers and mushrooms on the grill to go with dinner.
Why don't we get together Saturday and grill some burgers?.
The police grilled him about his movements at the time of the crime.