O, kazaya tanıklık etti.
- He witnessed the accident.
O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
- He came only as a witness to the light.
Onu şahit gösteremeyiz.
- We can't produce him as a witness.
Tom geride hiç şahit bırakmadı.
- Tom left no witnesses behind.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.