Onun yeni romanı önümüzdeki ay çıkacak.
- Her new novel will come out next month.
Önümüzdeki Pazar seni görmeye geleceğim.
- I will come to see you next Sunday.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
- Jobs are hard to come by with so many people out of work.
Bu günlerde iş edinmek zor.
- Jobs are hard to come by these days.
Bir içki için girmek ister miydiniz?
- Would you like to come in for a drink?
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
Hemen geri gelmek zorundaydık çünkü okul başlamak üzereydi.
- We had to come back soon because school was about to start.
İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
- Come on in. We're just about to get started.
Tom'la birlikte olmak için geri geldin, değil mi?
- You've come back to be with Tom, haven't you?
Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
- I had to make sure Tom was still planning to come.
Geri dönmek zorunda kalacağız.
- We'll have to come back.
Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
- You may go out only if you come back soon.
Hadi gel içeri. Paranı al ve çıktıktan sonra kapının kapandığından emin ol.
- Come on in. Take your money and make sure the door is closed after you've left.
Bir UFO gördüğünü mü söylüyorsun? Hadi ama!
- You say you've seen a UFO? Come on!