Onun yararları hakkında yaygara yaptı.
- She made a fuss about her benefits.
Senin bütün yaygarandan bıktım.
- I'm tired of all your fussing.
Tom telaşlı bir bebekti.
- Tom was a fussy baby.
Tom son derece telaşlıdır.
- Tom is extremely fussy.
His grandmother will never quit fussing over his vegetarianism.