Romanın son sayfasını henüz okumadım.
- I haven't read the final page of the novel yet.
Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
- This machine can print sixty pages a minute.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.