Ekipte olmaktan memnunum.
- I like being on the team.
Bush çalışkan bir ekip kurdu.
- Bush put together a hard-working team.
Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
- Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
- His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
Biz mükemmel bir takım oluşturacaktık.
- We'd make a perfect team.
İkiniz mükemmel bir takım oluşturuyorsunuz.
- You two make a great team.